Tasavvuf nedir?

“edebiyat pınarım”da bugünden itibaren birkaç hafta boyunca konumuz “Tasavvuf Edebiyatı”. Bu konu başlığında “tasavvuf nedir” sorusuna cevap arayacağız. Tasavvufi terimler, tasavvufun edebiyata yansıması diğer yazılarımın konusunu teşkil edecek.

TASAVVUF NEDİR?
“Tasavvuf; nefsi kötü istek ve duygulardan arındırarak Allah’a yaklaşma, kudret ve sıfatları ile Allah’ı tanıma ve sevme biçiminde tanımlanabilecek dini öğretidir.
Tasavvufta dünyaya önem vermeme, başkalarını kendine tercih etme, azla yetinme, ibadetleri samimiyet ve coşku ile yerine getirme gibi ilkeler ön plandadır.”



TASAVVUFUN AÇIKLAMASI
Tasavvufun ne olduğunu bilebilmek, anlayabilmek belki de o yolda ilerlemekle mümkün; ancak biz tasavvuf erbaplarının açıklamalarından yola çıkarak sorularımıza cevap arayacağız.

“Tasavvufun konusu Allah’ın zatıdır. Tasavvuf, kâinatı vahdet-i vücut (tek varlık) görüşüyle açıklar.
Vahdet-i vücut görüşüne göre, kâinatta bilinen veya bilinmeyen her ne varsa ayrı ayrı varlıklar değildir. Bunlar aslında ‘tek’tir, ‘tek’ten yaratılmış olup yine o ‘tek’e döneceklerdir. Bir ve tek olan varlık ise Allah’tır. Bütün varlıklar, Allah’ın görüntüsü(sıfatları)dür.
Sûfiler bu görüşlerini su, gölge, dalga, ayna benzetmeleriyle açıklarlar. Bunlardan ayna benzetmesine göre, her tarafı aynayla kaplı bir odaya bir varlık girdiğinde nasıl binlerce varlık görünürse; tek varlık olan Allah da yokluk âleminde bütün sıfatlarıyla tecelli etmiştir. Bunun sonucunda aynadaki görüntüler gibi bu varlıklar oluşmuştur.  Bir gün tecelli sahibi görünmemek dilerse, bu varlıklar da yok olacaktır. Buna göre asıl varlık, bâki; gölge varlıklar ise fânidir. Sûfiler, bu fani âlemden baki âlemdeki asıl varlığa ulaşmaya çalışan insanlardır. Tasavvufta bu asıl varlığa ulaşma olayına fenafillâh denir. Tasavvufta asıl varlığa ulaşmak için yapılan manevi yolculuğa süluk, yolcuya da sâlik adı verilir. Bu yolculuk ancak bir rehber (mürşit, şeyh) yardımıyla gerçekleşir. Sâlik, rehberin yardımıyla, beş duyu organının keşfedemediği ilahi sırları, sezgi gücüyle keşfe başlar. Buna irfan denir. Mutasavvıflara göre, Allah, ilimle değil, irfanlabilinir. İrfanın kaynağı ise kalptir. Bunun için tasavvufta kalbin oldukça önemli bir yeri vardır.”

Yukarıdaki açıklamaya baktığımızda pek çok terim ve açıklama var. Bunlar bize tasavvuf anlayışının temelini veriyor. Tasavvufla ilgili bilgileri daha rahat anlayabilmek için öncelikle yukarıdaki açıklamaları kavramamız gerekiyor. Bu arada tasavvufun İslamiyet’ten tamamıyla kopuk, farklı bir düşünce tarzı olmadığını da vurgulayalım.

“İslami terbiyeye giren kişiye mürit, bunlara yardım eden rehbere de mürşit (şeyh) denir.”

Tasavvufta esas olan İslami kaidelere uygun bir şekilde süluka yani manevi yolculuğa devam etmektir. Ancak bu yolculukta Allah aşkı büyük önem taşır.

“Fenafillâh Allah’ın varlığında erimek, yok olmaktır. Bu makama ulaşmanın en kestirme yolu ‘aşk’tır. Aşksa mecazi ve ilahi olmak üzere iki türlüdür. Ölümlü, geçici varlık olan insana duyulan aşk bu nedenle ‘mecazi’, asıl ve mutlak varlık olan Allah’a duyulan aşksa bu nedenle ‘ilahi’ olarak tanımlanmıştır.”

Tasavvuf edebiyatımızda da etkisini göstermiştir. Tasavvufi hayatın edebiyata yansıması, tasavvuf şiirini ortaya çıkarmıştır. Bu şiirin ortaya çıkışı, kullanılan terimler, örnek metinler diğer yazılarımda sizlerle buluşacak kısmetse.

Edebiyatla ilgilenmeyi ve hayata gülümsemeyi unutmayın.

(Türk Edebiyatı Kılavuzu, Yayın Denizi)
(Yusuf Aras, 9. Sınıf Türk Edebiyatı Dil ve Anlatım Konu Anlatımlı, Esen Yayınları, 9. Baskı, Eylül 2007)
                             

Yorumlar