AŞIK TARZI HALK EDEBİYATI
- Bu edebiyatın yaratıcıları usta – çırak ilişkisiyle yetişen gezgin aşık (ozan)lardır.
- Din dışı konuları işleyen ve “aşık” denen saz şairleri tarafından oluşturulan Halk edebiyatı türüdür.
- 15.yy.ın sonlarına doğru halk, Anadolu’da göçebe hayattan yerleşik hayata geçmeye başlamış; böylece Halk şiirinde “ozan”ın yerini “aşık”; “kopuz”un yerini “saz” almıştır.
- Aşıklar genellikle okur yazar değillerdir.
- Aşıklar, köy, kasaba, şehir ve asker ocaklarında yetişir.
- Konu,“genellikle doğal güzellikler, aşk, sosyal olaylar, ayrılık, özlem, ölüm, yoksulluk vb.”
- Hece ölçüsünün 7,8,11’li kalıpları çok kullanılmıştır.
- Daha çok yarım kafiye kullanılmıştır. Cinaslara yer verilmiştir.
- Şiirlerin son dörtlüğünde şairin mahlası(veya adı) kullanılmıştır.
- Kullanılan dil halk dilidir.Söyleyiş yalın, sade ve özlüdür.
- Aşık edebiyatına ait şiirler, meraklı dinleyiciler tarafından “cönk” adı verilen defterlerde toplanmıştır.
- Cönkler, bir çeşit şiir antolojisi sayılabilir.
- Aşık edebiyatı nazım biçimleri: “Koşma, semai, varsağı, destan”
- Aşık edebiyatı nazım türleri: “Güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt”
- Aşık Türk halk edebiyatında XVI yy'ın başından itibaren görülen şair tipidir.
- Aşığın şairlik gücünü rüyasında. pirin sunduğu "aşk badesini" içmekle ve "sevgilisinin hayalini" görmekle kazandığına inanılır.
- Aşıklarımız genellikle bir usta aşığın yanında yetişirler. Ondan hem usta deyişlerini hem de sanatın icrasına ilişkin yol ve yöntemleri öğrenirler.
Aşıklık geleneğini şu şekilde sıralamak mümkündür
- Leb – değmez tarzı söyleyiş
- Askı (muamma)
- Dedim – dedi tarzı söyleyiş
- Tarih bildirme
- Nazire söyleme
- Saz çalma
A- AŞIK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ
KOŞMA
- “Sevgi,doğa,türlü acılar,insanlık sevgi ve yiğitlik” gibi konuları işleyen bir türdür.
- Genellikle lirik konularda söylenir.
- 11’li hece ölçüsüyle söylenir.(6+5 ve 4+4+3).
- Nazım birimi dörtlüktür. (en az 3,en fazla 5).
- Son dörtlükte ozanın adı yer alır.
- Kafiye düzeni abab,cccb,dddb.... şeklindedir.
- Koşmalar konuları yönüyle kendi içinde de isimlendirilmiştir.Bunlara Halk şiiri nazım türleri de denir:
- Güzelleme:
Sevilen herhangi bir şeyin (kadın, at doğa,ördek…) güzelliklerini övmek için söylenen lirik koşmadır.
En ünlü şairi Karacaoğlan’dır.
- Taşlama:
Bir kimseyi yermek ya da toplumun bozuk yönlerini eleştirmek amacıyla yazılan şiirlerdir.
Divan edb .nda karşılığı:hicviye
Batı edb.nda:satir
Çağdaş edebiyatta ise yergi”dir.
- Koçaklama:
Coşkun ve yiğitçe bir üslupla savaş ve dövüşleri anlatan şiirlerdir.
En başarılı sanatçıları Köroğlu ve Dadaloğlu’dur.
- Ağıt:
Bir kişinin ölümünden duyulan acı ifade edilir. Belli bir ezgi ile söylenir.
Divan şiirinde karşılığı: ”mersiye”,
Eski Türk şiirinde ise “sagu”dur.
Batı edebiyatında ise “dramatik şiir”dir
SEMAİ
- Hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenir.
- Koşma gibi kafiyelenir.
- En az 3,en fazla 5-6 dörtlükten oluşur.
- Kendine özgü bir ezgisi vardır.
- Koşmada işlenen temaların ve konuların hepsi,semai de kullanılır.
- Koşmada ayrılan yönleri;bestesi ölçüsü ve dörtlük sayılır.
- Halk şiiri nazım türleri semailerde de kulanılır.
- Halk şiirinde aruzla söylenmiş semailer de vardır.Bunlar Divan şiirine özenmiş şairler tarafından söylenmiştir.
VARSAĞI
- İlk olarak Toroslarda yaşayan Varsak boyundaki ozanlar tarafından kullanılmıştır.
- Kendine özgü bir bestesi vardır.
- Müziğinde ve sözlerinde meydan okuyan,babacan, erkekçe bir hava duyulur.
- Hece ölçüsünün 8’li kalıbıyla söylenir.
- Diğer nazım şekillerinden farklı “bre,behey,hey” gibi ünlemlere yer verilmesidir.
- Hayattan ve talihten şikayet işlenir.Koşma ve semailerde işlenen konuların aynısı işlenir.
- Dadaloğlu ve Karacaoğlan’ın varsağıları ünlüdür.
DESTAN
- “Yiğitlik,savaş,deprem,yangın gibi toplumsal açıdan önemli konular”ın işlendiği bir türdür.
- Nazım birimi dörtlüktür.(En uzun 100 dörtlük olanları vardır.
- Genellikle 11’li hece ölçüsü ile yazılır.
- Son dörtlükte şair mahlasını söyler.
- Kendilerine özgü bir söyleyişi vardır.
- Kafiye örgüsü koşma ile aynıdır.
- Halk şiirinin en uzun nazım biçimidir.
- Kayıkçı Kul Mustafa’nın Genç Osman Destanı ‘’en ünlüsüdür’’.
- Aşık edebiyatındaki destanla “epope” anlamındaki destan birbiriyle karıştırılmamalıdır.
B- AŞIK EDEBİYATI SANATÇILARI
KÖROĞLU
- 16.yy’li halk şairlerimizdendir.
- Bolu Beyi ile yaptığı mücadele ile tanınır.
- Köroğlu’nun şiirleri, onun adının çevresinde oluşturulan halk hikayeleri arasına serpiştirilmiştir.
- Hikayelerin 24 farklı söylenişi vardır.
- Şiirleri arasında yiğitçe,coşkun bir seslenişle söylenmiş koçaklamaları önemli bir yer tutar.
- Aşk,tabiat gibi konuları işlediği şiirleri de vardır.
KARACAOĞLAN
- 17.yy halk şairidir.
- Bütün aşık edebiyatı şairlerini etkilemiştir.
- Şiirlerinden yola çıkarak onun Anadolu’nun birçok yerini,Mısır, Rumeli ve Trablusgarb’ı gezdiğini anlıyoruz.
- Aşk ve tabiat şairidir.
- Dili sadedir arı ve duru bir Türkçe’dir.
- Süsten gösterişten uzak bir anlatımı vardır.
- Şiirlerinde tasavvufa ve dini konulara yer vermemiştir.
- Şiirlerini hece ölçüsü ile yazmıştır.
- Sevgililerin gerçek isimleri ilk kez onun şiirlerinde söylenmeye başlanmıştır.
KAYIKÇI KUL MUSTAFA
- 17.yy.ın ilk yarısında üne kavuşmuştur.
- Yeniçeri Ocağı’ndan yetişmiştir.
- Divan şiirinin etkisinden uzak, halk zevkine bağlı, doğal bir söyleyişi vardır.
- Kahramanca bir eda ile söyleyişi, nazım kusurlarını kapatır
- Osman’ın şehit edilişi, 4.Murat’ın Bağdat’ı kuşatması gibi tarihsel olayları işleyen şiirler, destan-lar söylemiştir
- Şiirleri uzun süre yeniçeriler arasında, sınır boylarında sevilerek okunmuştur.
- “Genç Osman Destanı” en tanınmış şiiridir.
AŞIK ÖMER( ? – 1707)
- Konya doğumlu olan Aşık Ömer gençliğinde bir çok yerleri gezmiş,savaşlara katılmıştır
- 17.yy. şairlerince “üstad” sayılmıştır.
- Saz şairleri arasında en çok şiiri olan şairdir. (1500 civarı)
- Şiirlerinde Divan şiirinin etkisi açıkça görülür.
- Hem aruz hem de heceyle şiirler yazmıştır.
- Heceyle yazdığı şiirlerinde daha başarılıdır
- Dili diğer halk şairlerine göre biraz ağırdır.
DERTLİ(1772-1845)
- Aşk yüzünden usturayla kendini öldürmeye kalkışmış ve yara izinden ötürü “Dertli” mahlasını almıştır.
- Halk, Tekke ve Divan edebiyatlarını yakından tanımış; bu alanda şiirler söylemiştir.
- Şiirlerini hem aruz hem de heceyle söylemiştir.
- Sanatçı kişiliğini ve başarısını, lirik koşma ve semailerinde görürüz.
- Şiirlerini Dertli Divanı’nda toplamıştır.
GEVHERİ ( ? – 1737?)
- 17.yy sonu ve 18.yy başında yaşamıştır.
- Şiirden Şam’a, Arabistan’a gittiğini bir kaynaktan da Rumeli’de bulunduğunu ve bir paşanın yanında katiplik yaptığını öğreniyoruz.
- Şiirlerinde divan edebiyatının etkisi vardır.
- Yer yer aruz ölçüsünü de kullanılmıştır.
- Heceyle yazdığı şiirlerinde daha başarılıdır.
- Şiirlerinde yabancı kelimelere ve divan edebiyatı mazmunlarına yer vermiştir.
ERZURUMLU EMRAH( ? – 1860)
- Erzurum’un köylerinde doğduğu için “Erzurumlu Emrah” olarak anılan şair, Anadolu’nun çeşitli yerlerini gezmiştir.
- Saz şairleri içinde Divan şiirini en iyi bilenlerden biridir.
- Heceyle yazdığı koşma ve semaileri yanında aruzla yazılmış gazel, murabba ve muhammesleri vardır.
- Heceyle yazdığı şiirlerinde daha başarılıdır.
SEYRANİ(1807-1866)
- Kayseri’nin Develi kasabasında doğmuştur.
- İstanbul’a gelmiş ancak devrin büyüklerini hicvettiği için memleketine dönmek zorunda kalmıştır.
- Hicivleriyle tanınır. Çağın aksaklıkları, yetersiz yöneticileri, bilgisiz sofuları taşlamalarıyla yermiştir.
- Aruzlar da yazmakla birlikte asıl şöhretini hece ölçüsüyle bulmuştur.
DADALOĞLU(1785?-1868?)
- Toroslardaki göçebe Türkmenlerin Avşar boyundan olan Dadaloğlu’nun hayatı hakkında fazla bilgimiz yoktur.
- Şiirlerinde yiğitçe bir sesleniş olduğu gibi içli söyleyiş de vardır.
- Şehir yaşamından uzak olduğu için Divan şiirinden hiç etkilenmemiştir.
- Semai, varsağı,koşma, destan yazmakla beraber asıl sanatçı kimliğini türkülerinde gösterir.
- Dili, halkın konuştuğu Türkçedir;halk söyleyişini şiirleştirmiştir.
- İçinde bulunduğu tarih ve toplum olaylarını şiirlerine yansıtmıştır.
RUHSATİ(19.YY)
- Lirik bir saz şairidir.
- Tasavvufa bağlı bir şair olarak aruzla didaktik şiirler yazmıştır.
- Hece ile yazdığı şiirlerinde daha başarılıdır.
SÜMMANİ(1860-1915)
- Doğu Anadolu’da aşık geleneğine bağlı olarak aşık olmuş, şiirler söylemiştir.
- Hayali sevgilisi Gülperi’yi bulmak için pek çok ülkeyi gezmiştir.
- Destanlarında sosyal konuları, deprem ve yangın gibi acıları dile getirir.
- Koşma ve semailerinde aşk, doğa ve insan sevgisini işlemiştir.
- Orijinal buluşlarıyla halk söyleyişinin en güzel örneklerini vermiştir.
BAYBURTLU ZİHNİ(1802-1859)
- Medrese öğrenimi görmüş,divan katipliği yapmış,memurluk yapmıştır.
- Hece ve aruzla şiirler yazmıştır.Kaside, gazel ve tahmisler yazmıştır.
- Asıl ününü, hece ile yazdığı,Divan’ına bile almadığı yergi ve taşlama türündeki şiirleriyle kazanmıştır.
- Şiirlerini topladığı bir Divan’ı ve “Sergüzeştname” adlı bir mesnevisi vardır.
AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU(1894-1973)
- Sivas’ın Sivrialan Köyü’nde doğmuştur.Aşık şiirinin son büyük ustasıdır.
- Yedi yaşındayken bir çiçek salgınında gözlerini kaybetmiş, babasının avunsun diye verdiği kırık sazla çalıp söylemeye başlamıştır.
- Bir arkadaşı ile birlikte 3 ay yaya yürüyerek Ankara’ya gelmiş ve Cumhuriyet’in 10.yıl törenlerine katılmıştır.
- Şiirlerinde aşk, yurt, sevgisi, toprak sevgisi dikkati çeker.
- Gözlerinin dış dünyaya kapalı olması, ona zengin bir iç dünya kazandırmıştır.
- Şiirlerinde sade bir Türkçe görülür.
- Şiirleri Ümit Yaşar Oğuzcan tarafından “Dostlar Beni Hatırlasın” adlı kitapta toplanmıştır.
Eyüp ELMAS
Yorumlar
Yorum Gönder