DİVAN EDEBİYATI
- Türklerin İslam kültüründen etkilenmeleri sonucu oluşturdukları bir edebiyattır.
- “Klasik Türk Edebiyatı”, “Yüksek Zümre Edebiyatı”, “Havas Edebiyatı” adları ile de anılır.
- Belirli ilkeler çevresinde gelişen bu edebiyat; şairlerin, şiirlerini “Divan” denilen yazma kitaplarda toplamalarından dolayı daha çok “Divan Edebiyatı” adıyla ifade edilmektedir.
- Divan edebiyatının ilk ürünleri olan Kutadgu Bilig, Atabetü’l- Hakâyık gibi eserler daha Orta Asya’da iken(11.ve 12 .yy.da) verilmiştir.
- Anadolu’ya göçen Türkler, Divan edebiyatını burada da sürdürmüşler, yeni eserler vermişlerdir.
- Divan edebiyatı 11.yy.dan 1860’a kadar ürünler vermiştir.
- Bu edebiyatta hem şiir hem düzyazı alanında eserler vardır; ancak Divan edebiyatı, şiir ağırlıklı bir edebiyattır.
- Nazım birimi beyittir.Dörtlük ve bentlerle yazılan şiirler de vardır.
- Konular oldukça sınırlıdır: “İslam mitolojisi, klasik aşk öyküleri,kadın, şarap, din ve tasavvufla ilgili konular ile bazı felsefi düşünceler” en çok işlenen konulardır.
- Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
- Tüm şairlerin kullandığı mazmunlar (klişeleşmiş,kalıplaşmış sözler) aynıdır. “servi”_”boy” yerine; “ok”_ “kirpik” yerine kullanılır.
- Dil süslü ve sanatlıdır.Arapça ve Farsça kelime ve tamamlamalara sıkça yer verilir.
- Şiirde konu bütünlüğü aranmaz.Beyit bütünlüğü esastır.Her beyit ayrı bir konuyu işler.
- Anlamdan çok söyleyiş önemlidir.Ne söylediği değil nasıl söylediği önemlidir.
- Kafiye, göz içindir. Genellikle tam ve zengin kafiye kullanılmıştır.
- Şiire başlık konmaz.Her şiir, redif veya türünün adı ile anılır.
- İnsanın iç dünyasına yönelik, soyut ve kitabî bir edebiyattır.
- Özgün değil taklitçidir.(Arap ve Fars edebiyatları etkisindedir.
- Nazım biçimi olarak gazel, kaside, rubai gibi Arap ve Fars edebiyatlarından alınan nazım şekilleri kullanıldığı gibi tuyuğ ve şarkı gibi; divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı nazım şekilleri de kullanılmıştır.
- Divan şiiri, kuralcı bir şiirdir. Divan şiirinde konudan çok konunun işlenişi ( üslup, anlatım ) önemlidir. Aynı konu, birçok şair tarafından değişik biçimlerde anlatılmıştır.
- Şiirde en küçük nazım biçimi tek dizeden oluşur.Bir manzum parça içinde yer almayan böyle dizelere “mısra-ı azâde” denir.
- Şiirde, tasavvuf, Sebk-i Hindî ve Mahallîleşme akımlarının etkileri görülür.
- Divan şiirinde Âşık Paşa, Nedim ve Şeyh Galip heceyle birer şiir denemesi yapmışlardır.
DİVAN EDEBİYATI DÜZYAZISININ (NESRİNİN) ÖZELLİKLERİ
- Divan edebiyatında düzyazı ikinci plandadır.
- Divan düzyazısı “inşâ”; düzyazıyla uğraşan kişiler “münşî”; düzyazıdan oluşan eserler de “münşeât” olarak adlandırılmıştır.
- Divan düzyazısında bir düşünceyi anlatmaktan çok, onu süslü bir biçimde ifade etmek önemli sayılmıştır.
- Cümleler oldukça uzun ve sanatlıdır.
- Yer yer çok ağır bir dil kullanılmıştır.
- Süslü nesirde “seci” adı verilen “içuyak”lara yer verilmiştir.
- Noktalama işaretleri yoktur.
- Divan edebiyatında düzyazı 3 bölümde incelenir: Sade nesir,Orta nesir, Süslü nesir.
A-SADE NESİR
- Halk için, sade bir dille yazılır, temelde konuşma dili özelliğini kaybetmemiştir.
- Sade nesir, “kolay anlaşılır olma”yı esas almıştır.
- Din ve tasavvuf konulu bazı eserlerde, ahlâk kitaplarında ve tarihle ilgili kitaplarda halkın anlayacağı bir dil kullanılmıştır.
- Sade nesirde yabancı sözcükler az kullanılmıştır.
- Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”si, Mercimek Ahmet’in “Kâbusname”si, Kul Mesut’un “Kelile ve Dimne” çevirisi ile Kâtip Çelebi’nin bazı eserleri sade nesrin örnekleridir.
B-ORTA NESİR
- Halkın konuştuğu dilden ayrılmış, yer yer süslü nesrin niteliklerini taşımakla beraber anlatmak istediğini anlaşılır bir şekilde ortaya koyan nesirdir.
- Bu nesir türüne daha çok tarihle ilgili kitaplarda, Divan şairlerinin yaşamlarından söz eden tezkirelerde ve vakanüvistlerin eserlerinde rastlanır.
- Âşıkpaşazade, Naimâ, Peçevî…gibi tarih yazarlarının eserlerinde orta nesir özellikleri görülür.
C-SÜSLÜ NESİR
- Ustalık göstermek amacıyla yazılmış, yabancı kelimeler ve tamamlamalarla yüklü şekillerin kullanıldığı söz ve anlam sanatlarıyla dolu, bağlaçlarla uzayıp giden cümlelerle örülmüş,güç anlaşılır bir nesirdir.
- Süslü nesirde “seci”lere çok yer verilmiş,şiirsel bir dil kullanılmıştır.
- Sinan Paşa’nın “Tazarruname”si süslü nesrin tipik bir örneğidir.
- Bunun yanında Veysî, Nergisî gibi sanatçılar bu nesrin ünlü temsilcileridir.
DİVAN EDEBİYATINDA NESİR (DÜZYAZI) TÜRLERİ
TEZKİRE:
- Ünlü kişilerin hayat öykülerinin toplandığı eserdir.
- İlk kez İran’da ortaya çıkmıştır.
- Türk edebiyatının ilk tezkiresi, Ali Şir Nevai’nin Mecalisü’n-Nefais’tir.
- Şairlerin hayat hikayelerini anlatan tezkirelere “Tezkiretü’ş-Şuara”; din adamlarının hayat hikayelerini anlatan tezkirelere “Tezkiretü’l-Evliya” denir.
TARİH:
- Geçmiş olayları, geçmiş belli bir dönemi anlatan sanatlı düzyazıdır. “Peçevî Tarihi, Naimâ Tarihi”
SEFARETNAME:
- Siyasi bir görevle yurt dışına gönderilen elçilerin, devlet adamlarının gittikleri yerin durumuna ilişkin izlenimlerini, görüşlerini anlatan eserlerdir.
- Bu tür eserlerin en önemlisi, Yirmi Sekiz Çelebi Mehmet’in “Sefaretname” adlı eseridir.
SEYAHATNAME:
- Yazarların gezip gördükleri yerlerden edindikleri izlenimleri anlatan eserlerdir.
- En önemlisi, Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” adlı eseri ve Pirî Reis’in “Kitab-ı Bahriye” adlı eseridir.
- Türk edebiyatında ilk seyahatname örneği, Ahmet Fakih’in “Kitab-ı Evsaf-ı Mesacid-i Şerife” (Peygamberimizin mescidinin güzellikleri anlatılır) adlı eseridir
SİYASETNAME:
- Devlet adamlarına, yöneticilik sanatına ilişkin bilgiler veren edebi eserlerdir.
- Genellikle padişahlar için kaleme alınmıştır.
- Siyasetnamelerde padişahların sahip olması gereken nitelikler, saltanatın koşulları ve kuralları, ideal devlet örgütünün nasıl olması gerektiği, kötü yönetimin zararları anlatılır.
- En ünlüsü; Selçuklu veziri Nizamülmülk ’ ün Melikşah’ın isteği üzerine kaleme aldığı“Siyasetnamesi”dir.İlk siyasetname örneği; Yusuf Has Hacib ’in “Kutadgu Bilig” adlı eseridir.
MÜNŞEAT:
- Sanatlı nesir türünde yazılan bir edebi türdür.
- Münşeatlarda konu birliği yoktur.
- Resmi yazılardan oluşan münşeatlar, genellikle devlet büyüklerince kaleme alınmıştır.
- Şairlerin mektuplarından oluşan münşeatlar da vardır: En önemlisi Fuzuli’nin Şikayetname adlı eseridir.
- Veysî ve Nergisî münşeatlarıyla ünlüdür
KISAS-I ENBİYA:
- Peygamberlere ait kıssaları içeren eserlerdir.
- Türk edebiyatında ilk kısas-ı enbiya Çağatay hükümdarı Termaşir’in emiri Nasuriddin Tokboğa’nın emri üzerine Rabguzi’nin kaleme aldığı “Kısas-ı Enbiya” adlı eserdir.
- Tanzimat Dönemi’nde Ahmet Cevdet Paşa’ nın Kısasü’l-Enbiya ve Tevarih-i Hülefa adlı eserleri önemlidir
SURNAME:
- Sünnet, düğün, şenlik gibi sevinçli olayları anlatan eserlerdir.
DİVAN ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ
1- Beyitle Kurulanlar
GAZEL:
- Aşk, ayrılık, hasret,felsefi ve didaktik düşünceler, ölüm gibi lirik konuların işlendiği şiir türüdür.
- Konu yönünden Halk şiirindeki “koşma”ya benzer.
- Türk edebiyatına Arap edebiyatından girmiştir.
- Aruzun her kalıbıyla yazılabilir.
- İlk beytine‘matla’ son beytine ‘makta’denir.
- En güzel beyite “beytü’l-gazel” denir.
- Son beyitte şairin mahlası yer alır.Makta beytine “Tac-beyit” de denir.
- Gazelin bütün beyitlerinde aynı konu işleniyorsa buna “yek-ahenk gazel” denir.
- Genellikle gazelin beyitleri arasında konu birliği yoktur.Bütün beyitleri aynı güzelliğe sahipse “yek- avaz gazel” denir.
- Beyit sayısı 5-15 beyit arasındadır.
- İlk beyit kendi arasında kafiyelidir.Diğer beyitlerin ikinci beyitleri birinci beyit ile kafiyelidir.Yani aa,ba,ca,da,ea şeklindedir.
- Aşkın verdiği mutluluğu,sıkıntıyı,sevgiliden yakınmayı,sevgiliye karşı yakarışları, içli ve duygulu olarak anlatan gazellere “âşıkâne(garami,lirik)gazel” adı verilir. Divan edebiyatında bu alanın tek temsilcisi Fuzûli’dir.
- Genellikle içkiyi, içki zevkini, içki ile ilgili düşünceleri, hayata karşı kayıtsızlığı, yaşamaktan zevk almayı konu olarak işleyen gazellere “rindâne gazel” denir.Bu türde en başarılı sanatçı Bâki’’dir.
- Kadını ve aşkın güzelliklerini konu alan, zarif ve çapkın bir anlatımla söylenmiş gazellere “şûhâne gazel” denir.Nedim bu yoldaki gazelleriyle tanınmıştır.Bu tür gazellere Nedimâne gazel de denir.
- Ahlakla ilgili öğütler veren, türlü hayat görüşlerini yansıtan, özdeyiş niteliğindeki sözlerin ağır bastığı gazellere “Hikemî gazel” denir. Nâbi bu tarz gazelleriyle ün kazanmıştır.
KASİDE:
- Din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla belirli kurallar içinde yazılan uzun şiirlere denir.
- Arap edebiyatından geçmiştir.
- Kafiye düzeni gazelin kafiye düzeniyle aynıdır.
- İlk beytine “matla”; son beytine “makta” denir
- Kimi kasidelerde fahriye ve tegazzül bölümleri olmayabilir.Ama diğer bölümlerin bulunması zorunludur.
- Şair mahlasının bulunduğu beyte taç beyit denir.
- En güzel beytine “beytü’l - kasid “ denir.
- En az 31(33)en fazla 99 beyit olur.
- Kasidelerin özel bir adı yoktur. Adlandırma nesib bölümünde işlenen temaya, uyağın son harfine ya da rediflere göre yapılır:“Bahariye,ramazaniye, şitaiye ,…” vb.
- Kimi zaman kasideyi oluşturan beyitlerin dize ortalarında uyaklı olduğu görülür. Bunlara “musammat kaside” denir.
a) Nesib ya da Teşbib: Kasidenin ilk bölümüdür. Bahar mevsimi , kış manzaraları betimlenir ya da kurban ve ramazan bayramı anlatılır.Genellikle kasidenin en uzun ve sanatlı bölümüdür. Kasidelere ismini veren bölümdür.
b) Girizgah: Nesib bölümünden asıl konuya geçişi ifade eden bir veya birkaç beyittir . Nükteli, ince sözlerin söylendiği bölüm.
c) Medhiye : Asıl anlatılmak, övülmek istenen kişi için ne denecekse açıklanır .Asıl bölümdür.
d)Fahriye: Şairin kendini övdüğü ve diğer şairlerle karşılaştırdığı bölümdür.
e)Tegazzül :Kasideyle ayni ölçüde ve uyakta gazel yazılır.
f)Dua:Şair övdüğü kişinin başarılarının devamlı olması, ömrünün uzun olması için dualar eder iyi dileklerde bulunur
*Kasideler konularına göre de değişik adlar alır. Bunlara divan edebiyatı nazım türleri de denir.
Tevhid: Allah’ın birliğini anlatan kasideler.
Münacaat:Allah’a yalvarmak,dua etmek amacıyla yazılan kasideler.
Naat:Peygamberimizi övmek için yazıl-an kasideler.
Medhiye: Devrin ileri gelenlerini övmek için yazılan kasideler.
Hicviye:Devrin yöneticilerini eleştirmek için yazılan kasideler.
Mersiye:Devlet büyüklerinin ölümün-den duyulan üzüntülerin anlatıldığı kasideler.
Fahriye:Şairlerin kendilerini övmek amacıyla yazdıkları kasidelerdir.
KITA:
- Belli bir uyak düzeniyle yazılmış olan,dizeleri arasında ölçü birliği bulunan;herhangi bir düşünce ya da duyguyu en az ikiden başlamak üzere,en çok on iki beyitte anlatan nazım biçimine denir.
- Aruzun her kalıbıyla yazılır.
- İki beyitten fazla olan biçimine “kıta-i kebire” denir.
- Kıtada genellikle şairin mahlası yoktur.
- Genelde beyitler arasında anlam birliği vardır.
- Gazelden farklı olarak matla ve makta beyitleri yok.
- Kafiyelenişi xa,xa,xa...
- Daha çok felsefi ve toplumsal düşünceler, eleştiriler, hicivler kıta biçimiyle anlatır.
MESNEVİ:
- Mesneviler öğüt verici bir olayı anlatan uzun şiirlerdir. (savaş, aşk, tarihi olaylar, evlenme ve sünnet törenleri, didaktik konular, din ve tasavvuf…)
- İran edebiyatından geçmiştir.
- Mesneviler, divan edebiyatında, bir bakıma günümüzdeki roman ve hikayenin yerini tutuyordu.
- Beyit sayısı sınırsızdır. Divan şiirinin en uzun nazım biçimidir.
- Beyitler arasında anlamca bağlılık vardır.
- Her beyit kendi arasında kafiyelidir. (aa,bb,cc,dd...)
- Aruzun kısa kalıpları ile yazılır.
- Beş mesnevinin bir araya gelmesiyle “hamse” oluşur.
- Divan edebiyatındaki hamse sahibi ilk şairimiz Ali Şir Nevai’dir.
- Türk edebiyatının ilk mesnevisi Yusuf Has Hacib(11.yy.)’in yazdığı Kutadgu Bilig’ dir.
- Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin 25700 beyit olan ve 6 cilt tutan ünlü eseri de mesnevi adıyla bilinir.
MÜSTEZAT:
- Gazelin özel bir biçimine denir.
- Bir uzun bir kısa dizeden oluşan nazım şeklidir.
- Kısa dizelere ziyadedenir.
- Aruzun bir tek kalıbıyla yazılır.
- Kafiyelenişi gazel gibidir.
- Makta beyti yoktur.
2- Nazım Birimi Dörtlük Olanlar
RUBAİ:
- İran edebiyatından geçmiştir.
- Dört dizeden oluşur.
- Kafiye düzeni aaxa şeklindedir.
- Şarap,dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma,hayatın anlamı ve hayat felsefesi ve ölüm gibi konular işlenir.
- Dizeler arasında anlam birliği vardır.
- Kendine özgü 24 kalıbı vardır.
- Rubai biçiminin en büyük şairi, İranlı Ömer Hayyam (12.yy.)’ dır.
- Divan edebiyatında rubai yazmayı meslek edinmiş tek şair Azmizade Haleti(17.yy.)’dir.
- Cumhuriyet döneminde Y.Kemal Beyatlı rubaileriyle tanınmıştır.
TUYUĞ:
- Türklerin bulduğu bir nazım biçimidir.
- Dört dizeden oluşur.
- Kafiyelenişi rubai gibidir(aaxa).Tüm dizeleri uyaklı tuyuğlar da vardır.
- Aruzun Failatün,Failatün,Failün kalıbıyla yazılır.
- Konu sınırlaması yoktur.Rubaide işlenen konular tuyuğda da işlenir.
- Halk şiirindeki maninin karşılıdır.
- Azeri ve Çağatay edebiyatlarında gelişmiştir.
- Nesimi, Kadı Burhaneddin, Ali Şir Nevai… tuyuğlarıyla tanınmıştır.
MURABBA:
- Dörder dizelik bentlerden oluşur.
- En az 3, en çok 7 bent halinde yazılır.
- İlk dörtlük kendi arasında kafiyelidir.Diğer dörtlüklerin 4. dizeleri 1. dörtlük ile kafiyelidir.(aaaa,bbba,ccca,)
- Murabbalarda övgü, yergi, dini ve öğretici konular işlenir.
- Bizde bu türün en başarılı şairi Namık Kemal’dir.
ŞARKI:
- Besteyle okunmak için yazılan,dörder dizelik bentlerden oluşan nazım biçimidir.
- Halk edebiyatındaki türkünün etkisiyle oluştuğu söylenebilir.
- Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
- Birinci dörtlükte 2. ve 4.;diğer dörtlüklerde ise 4. dize tekrarlanır.Bu dizelere nakarat denir.
- Kafiye örgüsü abab,cccb,dddb veya aaaa,bbba,ccca gibi
- Türklerin divan edebiyatına kazandırdığı bir nazım şeklidir.
- Günlük hayat,aşk,sevgi gibi konular işlenir.
- Şarkı türünün en büyük şairi Nedim’dir.
- Cumhuriyet döneminde Yahya Kemal de bu türde şiirler yazmıştır.
- Lale Devri’nde(18.yy.) gelişmiş ve yaygınlaşmıştır.
3- Bentlerle Kurulanlar
MUHAMMES:
- Beşer dizelik bentlerle kurulan bir nazım biçimidir.
- Kafiye düzeni aaaaa,bbbba,cccca… biçimindedir.
* Başlıca Türleri:
a)Tahmis(Beşleme): Bir gazelin üstüne üçer dize eklenmesiyle oluşturulan muhammestir.
b)Taştir: Bir gazelin her beytinde iki dize arasına üçer dize eklenmesiyle oluşturulan muhammestir.
c)Tardiye: İlk iki bendinin son dizesi, diğer dizeleriyle uyaklı olmayan muhammestir. Şeyh Galib Türk edebiyatının en güzel tardiyelerini yazmıştır.
TERKİB-İ BENT:
- Bentlerde kurulan bir nazım şeklidir.
- Her bent 7 ile 10 beyit arasında değişir.
- Bent sayısı 5 ile 10 bent arasında değişir.
- Gazeldeki gibi kafiyelenir.
- Her bent arasında vasıta beyti bulunur.
- Vasıta beytinin üstündeki beyitlerin tümüne “terkibhane” denir.
- Talihten,hayattan şikayet;dini , tasavvufi ve felsefi düşünceler anlatılır.
- Terkib-i bentlerde her bentten sonra vasıta beyti değişir.
- Bağdatlı Ruhi ve Ziya Paşa bu nazım biçiminin usta şairlerindendir.
TERCİ-İ BENT:
- Biçim ve uyak yönüyle Terkib-i Bende benzer.
- Terkib-i Bentte değişen vasıta beyti Terci-i Bentte değişmez.
- Vasıta beytinin aynen tekrarlanması bütün bentlerde aynı konuyu işlemeyi zorunlu kılar.
- Her bent terci-hane ve vasıta olmak üzere iki bölümden oluşur.
- Felsefi konular,Allah’ın kudreti, kainatın sırları, tabiatın zıtlıkları gibi konular işlenir.
- Ziya Paşa terci-i bentleriyle ünlüdür.
NOT:
- Ünlü bir şairin şiirine başka bir şair tarafından aynı ölçü ve kafiye ile yazılan benzerlerine “nazire”denir.
- Ünlü bir şiire, aynı ölçü ve kafiye ile şaka yollu ve alay edilerek yazılmış nazirelere “tehzil”denir.
- Bir mısra veya beytin, başka bir şair tarafından herhangi bir nazım biçimine tamamlanmasına ve bu şekilde oluşturulmuş şiirlere “tanzim” denir.
DİVAN EDEBİYATI ŞAİRLERİ
HOCA DEHHANİ (13.YY.):
- Divan şiirinin ilk temsilcisi, din dışı divan şiirinin kurucusu sayılır.
- Horasan’dan Anadolu’ya gelerek Konya’da Selçuklu sarayına girmiş, 3.Alaaddin’in emriyle “Selçuklu Şehnamesi” ni yazmıştır.
- Vatan hasretini yansıtan şiirlerini Divan’ında toplamıştır.
- Arapça, Farsça ve Türkçe’ye aynı değeri verir.
MEVLANA CELALEDDİN-İ RUMİ (1201-1273):
- Tasavvuf edebiyatının en önemli sanatçısıdır.
- Mevlevi tarikatını kurmuş, “Mesnevi” adlı eseriyle İslam dünyasını etkilemiştir. Mesnevi Farsça yazılmıştır.
- Mesnevisinde tasavvufun açıklanması ile ilgili hikayeler, semboller, öğütler vardır.
- Mevlana sanatı mabede sokar, sanatı ibadetten sayar.
- Onun için hayatın her anı, her davranış; şiir, müzik, sema ve bütün güzel sanatlarla uğraşmaktan ibarettir.
- Allah’a ulaşmanın tek yolu,insandaki nefsi yenmek, üstün insan olmaktır.
- Ölümü “şeb-i arus” (düğün gecesi) olarak telakki eder.
- Eserlerini dönemin edebiyat dili olan Farsça ile yazmıştır.
*ESERLERİ:
-Mesnevi
-Divan-ı Kebir:En coşkun olduğu dönemlerde söylediği gazel ve rubailerinin toplandığı eser.
-Fih-i Mafih:Mevlana’nın bazı düşünce ve sözlerinin toplandığı eseri.
-Mektubat: Selçuklu büyüklerine yazılmış 147 mektubu içerir.
-Mecalis-i Seba: Yedi hutbe yer alır.Hutbelerden sonra açıklayıcı öykülere geçilir.
-Rubailer
SULTAN VELED (1226-1312):
- Mevlana’nın oğludur.
- Ömrü boyunca Mevlevilik tarikatını yaymaya çalışmıştır.
- Farsça şiirlerin yanında Türkçe şiirler de yazmıştır.
*ESERLERİ:
-İbtidaname
-İntihaname
-Rübabname
GÜLŞEHRİ (1250? – 1335)
- Esas adının Şeyh Ahmet olduğu sanılmakta-dır.
- Gençliğinde tasavvuf ve edebiyat öğrenmiş-tir.
- Arapça ve Farsça öğrenmiş;ancak şiirlerini Türkçe yazmıştır.Türkçeyi sanat dili haline getirmeye çalışmıştır.
- Düşüncesi ve edebi kimliği bakımından bir tasavvuf şairi olmakla birlikte, Türkçeyi idealist bir görüş ve duyuşla kullanmıştır.
*ESERLERİ:
-Mantıku’t-Tayr,
-Felekname (Farsça olarak kaleme almıştır.)
-Aruz Risalesi
-Kudûri Tercümesi
AŞIK PAŞA (1272-1333):
- Kırşehir doğumludur.
- Anadolu Türkleri arasında tasavvufu yaymak için uğraşmıştır.
- Türkçenin gelişmesi ve yayılmasında hizmetleri bulunan ilk Türkçeci şairlerimizdendir.
- Yunus Emre’nin etkisinde kalan, hem hece hem de aruzla şiirler yazmıştır.
- En önemli eseri “Garibname” adlı eseridir.(Bu eserinde devrin aydınlarından, Türkçeye gereken önemi vermemelerinden dolayı sitemle bahseder.
AHMEDİ (1334-1413):
- 14.Yüzyıl’ın en önemli şairidir.
- İran edebiyatının tüm güzellik ve zenginliklerini edebiyatımıza aktarmaya çalışmıştır.
- Zekaya dayanan ölçülü şiirleriyle divan edebiyatının gelişmesine katkıda bulunmuştur.
- Tamamen din dışı konularda şiirler yazmıştır.
- Dili, kendinden önce yetişen sanatçılardan ağırdır.
*ESERLERİ:
-İskendername
-Cemşid ü Hurşid
KADI BURHANEDDİN(1344-1398):
- Kayseri kadısının oğludur.Macera dolu bir hayat sürmüş,kendisi de kadılık yapmıştır.
- 1381’de Sivas’ta tahta çıkmış ve 18 yıl Sivas sultanlığı yapmıştır.
- Çoğunu aruz, bir kısmını da hece ile yazdığı Türkçe şiirlerinde Azeri şivesini kullanmıştır.
- Gazel ve tuyuğlarıyla tanınmıştır.
- Arapça ve Farsça şiirlerinin yanında Türkçe Divan’ı vardır.
NESİMİ(?-1404):
- Bağdat doğumlu olan Nesimi için üslubundan dolayı “Divan şiirinin Yunus Emresi” denir.
- Hurufilik tarikatini yaymaya çalışmıştır.
- Halep’te derisi yüzülerek öldürülmüştür.
- Şiirlerini Azeri Türkçesi’yle yazmıştır.
- Şiirlerinde düzgün bir anlatım, coşkulu bir lirizm vardır.
- Ölümünden sonra özellikle Bektaşiler arasında kutsallaştırılmıştır.
- Tuyuğlarıyla tanınır.
ŞEYHİ (1371-1431):
- Germiyanoğulları ve Osmanlı saraylarında bulunmuş devlet büyüklerine kasideler sunmuştur.
- İran’da tasavvuf ve tıp eğitimi almıştır.
- Padişahtan aldığı tımarın verilmemesi üzerine “Harname”yi yazmıştır.İkinci Murat’a sunduğu söylenir.
- “Harname” 126 beyitlik küçük bir mesnevidir. Fabl türünün bir örneğidir.Didaktik ve alegorik bir eserdir.
- Divan şiirinin ortak malzemesini derli toplu kullanan ilk şairdir.
*ESERLERİ:
-Harname
-Hüsrev ile Şirin
AHMET PAŞA ( ? – 1497):
- Fatih Sultan Mehmet’in yol arkadaşı,hocası ve veziridir.
- Gazel, kaside ve murabbalarıyla ün kazanmıştır.
- Din dışı konularda şiirler yazmıştır.
- Kendinden sonraki Türk şairlerini etkilemiştir.
- Tek eseri Türkçe yazdığı Divan’dır.
ALİ ŞİR NEVAİ (1441-1501):
- Büyük bir devlet adamı ve büyük bir edebiyatçıdır.
- Türkçenin Farsçadan üstünlüğünü ortaya koymaya çalışmıştır.
- “Muhakemet’ül Lügateyn” adlı eserinde Türkçeyle Farsçayı karşılaştırarak Türkçenin daha üstün bir dil olduğunu söyler.
- Sanatıyla birçok Divan şairini etkilemiş bilinçli bir Türk milliyetçisidir.
- Türk dil birliğini kurmaya çalışmış ve bu amaçla şiirleri yazmıştır.
- Çağatay lehçesini kullanmıştır.
- Beş mesneviden meydana gelen hamse sahibidir.
- Düz yazıları da vardır.
*ESERLERİ:
-Mahzenü’l –Esrar (Sırlar Hazinesi)
-Mantıku’t-Tayr (Kuşların dili)
-Mecalisü’n-Nefais (İlk şairler tezkiresi )
-Mizanü’l-Evzan(Vezinlerin terazisi “aruz ölçüsünü sistemleştirmeye çalışmıştır.”)
-Muhakemet’ül Lügateyn(Türkçe ile Farsçayı karşılaştırmış Türkçenin Farsçadan üstün olduğunu belirtmiştir.)
NECATİ(BEY)( ?- 1509):
- Ahmet Paşa’dan sonra 15.yy.ın en ünlü divan şairidir.
- Şiirlerinde atasözlerine ve halk söyleyişleri-ne yer vererek Divan edebiyatında “Mahallileşme” akımını başlatmıştır.
- Divan şiirine yerli ve milli bir özellik katmış, yön vermiştir.
- Derin anlamları çağındaki herkesin anlayabileceği bir şekilde dile getirmiştir.
- Türkçeyi, Arapça ve Farsçanın etkisine karşı korumaya çalışmıştır.
FUZULİ(1495-1565):
- Asıl adı Mehmet’tir.Tüm yaşamını Irak topraklarında geçmiştir.
- Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biridir.
- Şiirlerini Azeri Türkçesiyle yazmıştır.
- Divan şiirinin en lirik şairidir.
- Aşkı kendine özgü bir üslupla ve bütün boyutlarıyla işlemiştir.
- Şiirlerinde özellikle tasavvufu işlemiştir.
- Şiirlerinde aşk acısıyla kıvranırken, bu acılardan duyduğu mutluluğu dile getirir.
- “Bilimsiz şiir temelsiz duvar gibi olur” düşüncesindedir.
- Gazel ve kasideleriyle tanınmıştır.
- Kendinden sonra gelen divan şairleri, şiirde onun seviyesine yaklaşabilmek için şiir yazmaya çalışmışlardır.
*ESERLERİ:
-Beng ü Bade(Şarap ve Esrar)-Şah İsmail’e takdim edilmiştir.
-Leyla ile Mecnun (İlahi aşk anlatılmış, en güzel şekilde yazılmıştır.)
-Hadikatü’s-Süeda(Kutlu Kişiler Bahçesi) – Kerbela olayı anlatılmıştır.
-Rind ü Zahid
-Sıhhat ü Maraz(Sağlık ve Hastalık),
-Şah ü Geda(Şah ve Kulları)
-Enisü’l-Kalb(Gönül Dostu)
-Terceme –i Hadis-i Erbain
-Şikayetname
-Türkçe Divan
-Arapça Divan
-Farsça Divan
SÜLEYMAN ÇELEBİ(15.YY.):
- Çağına göre sade bir Türkçe ile yazmıştır.
- Edebiyatımızdaki en güzel mevlidi yazmıştır.
- “Vesiletü’n-Necat” ( Kurtuluş Yolu ) adlı mesnevisi ünlüdür.
BAKİ (1521-1600) :
- İyi bir Medrese eğitimi görmüş ve çeşitli medreselerde müderrislik yapmıştır.
- 16.yy.da “Sultanu’ş-Şuara” adıyla anılmıştır.
- Şiirlerde tasavvufa yer vermiştir.Genellikle din dışı konuları işlemiştir.
- Baki’ye göre insan Dünya nimetlerinden zevk almasını bilmelidir.
- Aşk,tabiat ve devrinin ihtişamı şiirlerinde yer alan başlıca konulardır.
- Gazel türünün tanınmış şairlerindendir.
- Dili kullanmada başarılıdır.Şiirlerinde İstanbul Türkçesini kullanmıştır.
- Divan şiirinin tüm kurallarını, edebi sanatları şiirde ustaca kullanmıştır.
- Ahenkli,akıcı,zevkli bir dili vardır.
- Söz sanatlarını başarıyla kullanır.
- Türkçe Divanı ile nesir türünde Fezailü’l-Mekke adlı eseri vardır.
- Divan’daki Kanuni Mersiyesi önemlidir.
BAĞDATLI RUHİ( ? – 1605):
- Daha çok sosyal konuları işlemiştir.
- Terkib-i bendinde ve gazellerinde yer yer tasavvufun etkileri görülür.
- Bilgili, çok gezen, rind açıksözlü bir şairdir.
- Ömrünün sonuna doğru yazdığı terkib-i bendiyle ün kazanmıştır.
- Bu şiirinde döneminin insanlarını, ikiyüzlülüklerini, ahlakça düşük taraflarını eleştirmiştir. Bu nedenle bir çok şair bu esere nazire yazmıştır.Eserindeki dil sade ve sanatlardan uzaktır.
- Şairin bir Divan’ı vardır.
NEFİ (1582-1636):
- Erzurumludur.İyi bir eğitim görmüştür.
- Padişahlara ve ileri gelenlere yazdığı kasideleri ve hicivleriyle tanınır.
- Divan şiirinin en büyük övgü ve yergi şairidir.
- Ölçüsüz birimidir. Övdüğünü göklere; kötülediğini yerin dibine sokar.
- Kasideleriyle tanınır.
- Dili süslü ve sanatlıdır.Dilini çok iyi kullanır.
- Hicivlerini “Siham-ı Kaza” isimli eserinde toplar.
- Bunun dışında Türkçe ve Farsça divanları vardır.
NABİ (1642-1712):
- Divan edebiyatında didaktik şiirin en büyük ustasıdır.
- “Şeyhü’ş-Şuara” ünvanına sahiptir.
- Şiir ile düşünceyi birleştiren şair olarak görülür.
- Şiirlerde hikmetli sözlere,atasözlerine yer verilmiştir. Dili akıcı ve pürüzsüzdür.
- Şiirlerde toplanan düzensizlikleri hayatın kişiyi kötülüklere götüren yönlerini göstermeye çalışmıştır.
*ESERLERİ:
-Hayriyye (Didaktik bir mesnevidir.Oğluna öğütler verir, deneyimlerini anlatır.)
-Hayrabat (didaktik mesnevidir. )
-Tühfetü’l-Harameyn( Hac yolculuğunu anlatır. )
-Münşeat
-Surname(4.Mehmet’in şehzadelerinin sünnet törenlerini anlatır. )
NEDİM (1681-1730):
- Lale devrini yaşamış ve şiirlerinde yansıtmıştır.
- Şiirlerdeki zevk,sefa,eğlence,nükte,musiki bir aradadır.
- Şiirdeki inceliğe büyük önem verilir.
- Divan edebiyatının kuralları dışına çıkmıştır.Kendine özgü bir dil oluşturmuştur.
- Edebiyatımızda mahallileşme cereyanı Nedim’le başlamıştır.
- İstanbul Türkçesini şiire getirmiştir.
- Şiirde İstanbul’un mesire yerlerini anlatır.
- Dini konulara hiç yer vermemiştir. Dili açık,yalın,ahenklidir.
- “Şarkı” türünün bulucusu ve önemli bir ismidir.
- Soyut bir dünyası olan Divan şiirine somutu sokmayı başarmış, kendine özgü mecazları, mazmunları ve sade bir İstanbul Türkçesiyle Divan şiirinde önemli bir yer edinmiştir.
- Gazelleriyle ünlüdür. Divanı vardır.
- Divanda hece vezniyle yazılmış bir de türkü vardır.
ŞEYH GALİP (1757-1799) :
- Divan edebiyatının son büyük şairidir.
- Mevlevi tarikatının üyesi olmuş, Galata Mevlevihanesi’nde şeyhlik yapmıştır.
- Divan şiirinin daralan ufkunu yeni imajlarla genişletmiştir.
- Tasavvuf düşüncesini şiirleştirmiş,Allah aşkını dile getirmiştir.
- Süslü ve çeşitli söz sanatları ile yüklü,ağır bir dili vardır.
- Sebk-i Hindi adı verilen üslubun edebiyatımızdaki temsilcisidir.
- Düşünce ve tasvirlerdeki örülü yoğun bir hayal gücü vardır.
- Şiirlerinde musiki önemlidir.
- Tardiyye biçimini ustaca kullanmıştır.
- Şairin hece ile yazılmış bir türküsü de vardır.
*ESERLERİ:
-Hüsn ü Aşk: Nabi’nin “Hayrabad” adlı mesnevisinden daha güçlü bir eser yazabileceğini kanıtlamak için bu eseri yazar.Eserde ilahi aşk yolunda, kişilerin katlanması gereken zorlukları işler.Alegorik bir eserdir
DİVAN EDEBİYATI YAZARLARI
SİNAN PAŞA(15.YY.):
- 15.yy. Divan edebiyatının süslü nesir yazarıdır.
- En önemli eseri “Tazarruname”dir.
- Bu eser secilerle ve söz oyunlarıyla sanat göstermek amacıyla yazılmıştır.
- Cümlelerin bağlaçlarla bağlanması; uzun cümlelere yer verilmesi eserin dikkati çeken önemli özelliklerindendir.
MERCİMEK AHMET(15.YY.):
- 15.yy. sade nesir örnekleri veren sanatçıdır.
- En önemli eseri “Kabusname”dir.
- Eser didaktik nitelikli olup hemen herkesin anlayacağı biçimde kaleme alınmıştır.
- Eser aslında bir çeviridir. 2.Murat tarafından açık bir anlatımla tercüme edilmesi istendiği için dilimize çevrilmiştir.
KATİP ÇELEBİ(1609-1657):
- İstanbul doğumludur.
- Uzun yıllar divan katipliği yapmış,çeşitli seferlere çıkmıştır.
- Arapça,Farsça,Fransızca ve Latince bilir.
- Tarih, coğrafya, bibliyografya, toplumbilim alanlarında yazılmış güçlü eserleri vardır.
- Daha çok didaktik amaçlı eserler vermiştir.
- Eserlerinin bazılarında sade nesir; bazılarında ise orta nesir özellikleri görülür.
*ESERLERİ:
-“Cihannüma“ adlı coğrafya eserinde Japonya’dan Irak sınırına kadar olan ülkelerin coğrafyasını, kısa tarihini, bitkiler ve hayvanlar dünyasını anlatır.
-“Cihannüma“ adlı coğrafya eserinde Japonya’dan Irak sınırına kadar olan ülkelerin coğrafyasını, kısa tarihini, bitkiler ve hayvanlar dünyasını anlatır.
-“Fezleke” adlı eserde 17.yy.ın tarihi olaylarını işler.
-“Tuhfetü’l-Kibar fi Esfari’l-Bihar” da Türk denizcilik tarihinden söz eder.
-“Keşfü’z-Zünun”bibliyografya sözlüğüdür.
-“Mizanü’l-Hak fi İhtiyari’l-Ahakk” ta dönemin tartışma konularını aktarır.
EVLİYA ÇELEBİ:
- Babür Şah’ın “Babürname” ve Seydi Ali Reis’in “Mir’atü’l-Memalik” adlı eserlerinden sonra edebiyatımızda gördüğümüz, adıyla anılan önemli bir seyahatname örneğini Evliya Çelebi yazmıştır.
- Osmanlı topraklarının hemen her yerini dolaşmıştır. Bunun yanında komşu ülkeleri, Kuzey Afrika’yı, Avrupa’nın bir bölümünü dolaşmıştır.
- Eserinde 17.yy. toplumlarının yaşayışlarını, gelenek, töre, kültür ve uygarlıklarını anlatması bakımından önemlidir
- Söyleyeceklerini çoğunlukla açık, anlaşılır,ama abartılı bir anlatımla hikaye etmiştir.
- Yabancı sözcükler kullandığı uzun cümleleri de vardır.
Yorum Gönder